Türkiye Varlık Fonu (TVF), 14 Mart 2025’te 12 ülkeden 20 bankanın katılımıyla toplam 837 milyon avro ve 285 milyon dolar tutarında, iki yıl vadeli sendikasyon kredisi anlaşmasını ilk kez hazine garantisi olmadan tamamladı. Bu önemli finansman işlemi, uluslararası piyasalarda Türkiye ekonomisine duyulan güveni bir kez daha ortaya koydu.
TVF’nin Hazine Garantisi Olmadan Gerçekleştirdiği İlk Sendikasyon Kredisi:
Daha önceki yıllarda sendikasyon kredilerinde yer alan hazine garantisi yapısı, bu işlemle birlikte kaldırıldı. Böylece TVF, finansman işlemlerini teminat veya hazine garantisi olmaksızın gerçekleştirme yetkinliğine ulaştı.
Sendikasyon kredisinin toplam maliyetleri şu şekilde belirlendi:
• Avro dilimi için yıllık Euribor +%2
• Amerikan doları dilimi için yıllık SOFR +%2,25
Kredi işlemi yatırımcılardan yoğun ilgi görerek, 2023 yılındaki borçlanma tutarının iki katından fazla talep aldı. Artan yatırımcı ilgisine karşılık, bu yılki sendikasyon kredisine ilk kez Amerikan doları dilimi eklendi. Daha önce 2019 ve 2023 yıllarında alınan sendikasyon kredileri gibi iki yıl vadeli olarak yapılandırılan işlem, iki ayrı dilimde toplam 1,1 milyar avro seviyesine ulaştı. TVF’nin temin ettiği yeni kredi, vadesi dolan 2023 yılı sendikasyon kredisine göre %139 yenileme oranıyla gerçekleşti.
Uluslararası Yatırımcıların TVF’ye Güveni Artıyor:
TVF’nin 2024 yılı Şubat ayında gerçekleştirdiği Eurobond ihracı ve Ekim ayında yapılan Sukuk işlemi, uluslararası yatırımcılardan büyük ilgi görmüştü. Bu son sendikasyon kredisi işlemi de, uluslararası finans kuruluşlarının TVF’ye olan güvenini bir kez daha teyit etti. Krediye katılan banka sayısı artarken, 4 yeni ülkeden 11 yeni bankanın sürece dahil olmasıyla toplam katılımcı banka sayısı 20’ye yükseldi.
Bu önemli finansman sürecinde:
• ICBC Türkiye Yatırım Menkul Değerler A.Ş., Emirates NBD Capital Limited ve First Abu Dhabi Bank PJSC koordinatör ve lider talep toplayıcı olarak görev aldı.
• Emirates NBD Bank PJSC ise dokümantasyon ve kredi temsilcisi rollerini üstlendi.
Türkiye Varlık Fonu’nun uluslararası finans piyasalarındaki güçlü konumunu pekiştiren bu işlem, fonun bağımsız finansman kabiliyetinin ve Türkiye ekonomisine duyulan güvenin önemli bir göstergesi oldu.