Kripto varlık dünyası, hızla değişen bir ekosistem olarak dünya genelinde dikkatleri çekiyor ve artık günlük hayatımızın kabul edilmiş bir parçası. Türkiye ise son dönemlerde bu alandaki regülasyon çalışmaları ile öne çıkıyor. İkincil düzenlemelerin beklendiği bugünlerde Coinzonia’dan Sinancan Öztürk, Türkiye’de kripto hukukunun önde gelen isimlerinden Oğuz Evren Kılıç ile konuştu. Kılıç’ın görüşleri ile hem Türkiye’deki hem de ABD’deki regülasyon farklılıklarını ve piyasanın geleceğine dair öngörülerini ele aldık.
1. Türkiye’deki son düzenlemeler, kripto piyasasındaki aktörler için ne tür fırsatlar ve zorluklar yaratıyor?
Oğuz Evren Kılıç: En önemli fırsat, regülasyonlar sayesinde kurumsallaşmanın sağlanması. Bir sermaye piyasasının en büyük ihtiyacı likidite, yani paradır. Kripto varlık piyasasını zenginleştirecek, derinleştirecek olan da büyük miktarda likiditedir. Bu likiditeyi sağlayacak olan ise küçük yatırımcı değil; büyük kurumsallar, yani bankalar, finans kuruluşları ve büyük yatırımcılardır. Bunları bir piyasaya çekmenin öncelikli şartı ise, o piyasanın yasal güvence ve stabilite altına alınmış olması. Regülasyonlar sayesinde piyasaya likidite akacak. Diğer avantajlar ise yatırımcının, girişimcinin ve finans kuruluşlarının yasal koruma altına alınması. Böylece kripto varlık piyasası Vahşi Batı ortamından kurtulacak, olgunlaşmış bir sermaye piyasasına dönüşecek.
2. SPK’nın yetkilerinin genişlemesi, kripto şirketlerinin operasyonlarını nasıl etkiler?
Oğuz Evren Kılıç: Elbette gri alanın sağladığı sınırsız hareket imkânı artık söz konusu değil. Önüne gelen kripto varlık borsası açamayacak, işletemeyecek, yönetemeyecek. Piyasadaki birçok kripto varlık borsasının faaliyetini sonlandıracağını düşünüyorum. Kalanlar ise kurumsallaşacak ve operasyonları hem denetime hem yaptırıma konu olabilecek. Saklama hizmeti için ise ayrı bir alan açılıyor. Bu alanda ortaya çıkacak önemli şirketler göreceğiz. Kripto varlık endüstrisi içinde yeni ve büyük alanlar ortaya çıkacak.
3. ABD’deki düzenlemeler ile Türkiye’deki düzenlemeler arasında karşılaştırma yaparsak yatırımcı güvenliği açısından en belirgin farklar nelerdir?
Oğuz Evren Kılıç: ABD’de federal düzeyde regülasyon henüz yok. Birkaç eyâlette ve SEC bünyeçesinde sınırlı düzenlemeler var. ABD ile Türkiye arasındaki temel fark burada: Türkiye’de ülkesel ölçekte ve kapsamılı bir düzenleme yapıldı. ABD’de bu boyutta bir düzenleme henüz söz konusu değil. Türkiye, yatırımcı güvenliği açısından, ABD’nin önüne geçmiş durumda diyebiliriz. ABD’nin Türkiye’den avantajı ise, ABD’nin denetim ve yaptırım konusunda çok daha hızlı, kesin ve caydırıcı olması. Ülkemiz yargısının ve kurumlarının bu konuda daha iyi bir noktaya gelmesi şart.
4. Türkiye’de kullanıcıya yönelik vergilendirme uygulanmaması, sektöre nasıl bir avantaj veya dezavantaj sağlayabilir?
Oğuz Evren Kılıç: Şimdilik bir vergi uygulaması söz konusu değil ama yakın zamanda bir vergi düzenlemesi yapılacağını öngörüyorum. Zira bu konuda Gelir İdaresi Başkanlığı ile Bakanlık bünyeçesinde çalışmalar yapılıyor. Bu kadar büyük ve gelecek va’d eden bir piyasanın vergilendirilmemesi imkansız. Yatırımcının vergilendirilmesi ise makul ve ürkütmeyecek şekilde olacaktır. Türkiye’de sermaye piyasası yatırımcılarına uygulanan vergilendirme sistemi örnek alınacaktır diye düşünüyorum.
5. Düzenlemeler ışığında yatırımcı mağduriyetini engellemek için hangi ek tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Oğuz Evren Kılıç: Kanunda ısrarla kamusal tekeffül, yani devletin tazmin yükümlülüğü olmadığı belirtilmiş. Riski oldukça yüksek olan kripto varlık piyasası için böyle bir düzenleme anlaşılabilir fakat yatırımcının olası hak kayıplarının önünü geçilmesi için etkili bir tazmin sistemi de şart. Bunun için kripto varlık borsalarının hatırı sayılır miktarlarda ve periyodik olarak artacak biçimde tazminat tutarı biriktirmesi sağlanabilir. Sigortacılık sektörü de yine borsalara tazmin konusunda katkı sunabilir. Olası bir durumda on binlerce kullanıcının milyarlarca USD tutarındaki kaybının, hepsi değilse bile önemli kısmının, hızla tazmin edilebilmesi için bu sistem gerekli. Yine yatırımcıların korunması adına, devletin dijital güvenlik alanına büyük yatırımlar yapması ve dijital kolluk gücünün oluşturulması gerekiyor. Siber suçlar olarak adlandırılan birimlerin personel sayısı, eğitimi ve imkanlarının yetersiz kalabildiğini sahada görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin artık “Dijital Ordu” ve “Dijital Kolluk” kurumlarını ihdas etmesi gerekiyor.
6. Hukuki boşluklar çoğunlukla kapatılmış olsa da günümüzde veya gelecekte hangi alanlarda yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulabilir?
Oğuz Evren Kılıç: Yasa, genel kurallardan ibaret. Uygulamayı belirleyecek asıl kurallar ise SPK’nın ikincil düzenlemeleri ile ortaya çıkacak. İkincil düzenlemelerin yapılması ve yürülüğe girmesi konusunda yavaş hareket edilmemeli. Bu konuda biraz ağır kalındığını söyleyebiliriz. Zira bu piyasa, dünyanın en hızlı piyasası. Bu piyasanın hızına yetişmek zor ama devlet bu zorluğu aşmak zorunda. SPK’nın yayımlayacağı ikincil düzenlemeler ile kripto varlık borsalarının kuruluşu, yönetimi, denetimi, yaptırımlar, yatırımcı ilişkileri, sermayenin korunması ve hareketi gibi hususlarda detaylı düzenlemeler yapılacak.
Kripto varlık piyasasında hukuki zeminin sağlanması, sektörün daha şeffaf ve güvenilir hale gelmesi açısından kritik bir öneme sahip.