Aralık ayının başında yayımlanan OECD’nin 2024 Ekonomik Görünüm Raporu, Türkiye’nin ekonomik büyümesinin son yıllardaki güçlü ivmenin ardından daha ılımlı bir sürece gireceğini öngörüyor. Raporda büyüme oranlarının 2024’te %3,5’e, 2025’te ise %2,6’ya gerileyeceği belirtiliyor. Bu yavaşlamanın uygulanan makroekonomik istikrar politikalarının iç talebi sınırlamasıyla ilişkilendirildiği vurgulanıyor. Ayrıca sıkı finansal koşullar ve mali konsolidasyonun hanehalkı tüketimi üzerinde baskı yaratacağı; deprem sonrası yeniden inşa yatırımlarının azalmasıyla birlikte kamu harcamaları ve yatırımlarda da yavaşlama görüleceği ifade ediliyor. Öte yandan dış çevredeki iyileşmeler ve uluslararası turizmin toparlanması ihracat artışıyla ekonomiye destek sağlayacak. Rapora göre GSYH büyüme 2026’da %4 seviyesine ulaşabilir.
Büyüme kayda değer şekilde yavaşladı
Türkiye ekonomisi, 2024’te kayda değer bir yavaşlama sürecine girdi. İlk çeyrekte %5.3 olan yıllık büyüme oranı, ikinci çeyrekte %2.5’e geriledi. Sıkı finansal koşulların iç talebi baskılamasıyla birlikte hanehalkı harcamaları ve yatırımların belirgin şekilde yavaşladığı vurgulanıyor. İmalat kapasite kullanım oranı, satın alma yöneticileri endeksi ve ticari kredilerdeki reel daralma gibi göstergeler ekonomik aktivitenin daha da yavaşlayabileceğine işaret ediyor.
Turizmdeki toparlanma ve Sakarya sahasında doğal gaz üretiminin devreye girmesiyle birlikte cari dengede iyileşme sağlandı. Ancak ihracatın mevsimsel faktörler ve bölgesel gerilimler nedeniyle 2024 yılının son çeyreğinde zayıfladığı belirtiliyor.
Enflasyon düşüşte ama riskler sürüyor
Rapora göre, Türkiye’de enflasyon yavaş bir düşüş trendine girmiş durumda. Eylül 2024 itibarıyla yıllık tüketici enflasyonu %50’nin altına geriledi; ancak hizmetler ve mal fiyatlarındaki artış nedeniyle temel enflasyon hâlâ yüksek seyrediyor. Enflasyon beklentilerinde bir miktar düşüş gözlense de hedeflenen %5 seviyesinin üzerinde kalacağı öngörülüyor. Bu noktada, Merkez Bankası’nın sıkı para politikaları ve hükümetin mali disiplin taahhüdü, fiyat istikrarının sağlanmasında kilit rol oynuyor.
Para ve maliye politikaları dengede kalmalı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın %50 politika faiziyle sıkı duruşunu sürdürdüğü vurgulanan raporda, makroekonomik istikrar politikalarının kararlılıkla uygulanması gerektiği belirtiliyor. Şubat 2023 depremi sonrası yatırımların azalması ve vergi gelirlerinin artırılması gibi faktörlere bağlı olarak %5.6 olan kamu açıklarının 2026 yılına kadar %2.6’ya düşürülmesi öngörülüyor.
Ekonomik görünüm ve riskler
Türkiye ekonomisinin iç talebe dayalı ancak sürdürülemez bir büyüme döneminin ardından yavaşlama sürecine girdiği ifade ediliyor. Rapora göre, sıkı finansal koşullar ve kısıtlayıcı politikalar hanehalkı tüketimini baskılarken, işsizlik oranının %9 civarında sabit kalması bekleniyor. Enflasyonla mücadelede alınan önlemler etkisini kademeli olarak gösterecek olsa da, enflasyonun öngörülen dönemde %5 hedefinin üzerinde seyretmeye devam edeceği vurgulanıyor.
OECD raporu, Türkiye’nin ekonomik dengelerini sürdürülebilir bir şekilde sağlamlaştırması için istikrar politikalarının kararlılıkla devam ettirilmesi gerektiğine işaret ediyor. Aksi takdirde, gevşek politikalara dönüşün yüksek enflasyon ve ekonomik belirsizlikleri artırabileceği uyarısında bulunuluyor.
Raporun detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.