Öncelikle Türkiye gibi tüm dünyada kripto varlıklara ilişkin çeşitli piyasa verileri, kripto varlıklara ilişkin vergisel regülasyon gerekliliğine dair birçok çalışma yapılmaktadır. Kripto varlıklar dünyada, farklı şekillerde vergilendirildiği, ülkelerin uygulamalarının birbirinden faklılık arz ettiğini bilmek gerekir. Dünya uygulamalarında bu farklılık; kripto varlıkların nasıl sınıflandırıldığı ile kripto varlıklarda vergiyi doğuran olayın ne olduğu ve ne zaman gerçekleştiği, kripto varlıklarla ilgili faaliyet ve işlemler de dikkate alınmak suretiyle ortaya çıkmaktadır. Çeşitli ülkelerde kripto varlık vergilemesi, doğrudan ve dolaylı vergiler açısından ele alınmaktadır. Bu konuda özellikle ABD, İngiltere ve AB’de kripto varlıklarla ilgili vergi çalışmaları ve vergi bilgilerinin raporlanmasına ilişkin düzenlemelere rastlanmaktadır.
Türk vergi sistemi açısından kripto varlıkların ne şekilde vergilendirileceği, bunların hukuk aleminde nasıl konumlandırıldığı ve sınıflandırıldığına bağlı olarak değişmektedir. Henüz ülkemizde kripto varlıklara ilişkin tam anlamıyla hukuki ve vergisel bir altyapı bulunmadığından, kripto varlıkların vergi karşısındaki durumu tam olarak netlik kazanmamakla birlikte, çeşitli alternatifler (kripto varlıkların para, menkul kıymet, emtia veya gayri maddi hak olarak sınıflandırılması) ve vergisel sonuçlar söz konusu olabilecektir.
Kripto varlıkların ihracı, üretimi (mining, staking), alım-satımı, alım-satıma aracılık faaliyetleri, mal ve hizmet karşılığı veya sair suretlerle elden çıkarılması, cüzdan hizmetleri, kripto varlıkların çatallanması, ivazsız olarak intikali, ödünç işlemlerine konu edilmesi gibi durumlarda vergiyi doğuran olay ve vergilemenin nasıl yapılması gerektiğine dair pek çok konuda çalışmalar yapılmaktadır. Kripto varlıkların gelir vergisi, kurumlar vergisi, KDV, BSMV, veraset ve intikal ve damga vergisi gibi vergiler karşısındaki durumları ve bu varlıkların vergilendirilmesinde karşılaşılabilecek zorluklar olacağını şimdiden bilmek gerekir.
Kripto varlıkların gayri maddi hak sayılması halinde birçok sorun ortaya çıkacaktır. Bununla birlikte kripto varlık kazançları üzerinden aracı kurumlarca stopaj yapılması esasında bir vergilendirme yönteminin getirilebileceği ve stopaj uygulamasının piyasaya etkileri ve uygulamada yaşanacak sorunlar olacağı da hesaplanmaktadır. Beyan usulü ve vergiye uyumun sağlanabilmesi için dikkat edilmesi gereken hususlar olduğu gibi, işlem vergisi alternatifi de tartışılmaktadır. Kripto varlıkların çeşitli alternatifler ışığında VUK’a göre nasıl değerlenebileceği konusu ayrıca başlı başına bir sorundur.
Gelir idareleri, kripto para kullanımı nedeniyle vergi kaçakçılığının yaygınlığından rahatsızlık duymaktadırlar. Bunun nedeni, kripto para birimlerinin gayri resmi ekonomideki anonimlik ve mahremiyet gibi üstün özelliklerinden dolayı tercih edilmesinin, uzak yerlerdeki insanlar arasındaki yasadışı mal ve hizmet alışverişini artırmasıdır. Ayrıca mükellefler istemedikleri takdirde kıymeti beyan etmeyebilirler. Bir kişinin istediği sayıda hesap açabileceği fikrinden yola çıkarak büyük meblağlarda yatırımları izlemek mümkün olsa da bu kişilerin dikkat çekmeyecek şekilde yasa dışı işlemleri küçük hacimlere bölmeleri mümkündür. Bitcoin ve diğer kripto para kullanımlarından kaynaklanan vergi kayıplarını hesaplamak henüz mümkün değildir.
Bununla birlikte, blokzincirle kripto para akışlarının izlenmesi ve vergilendirmenin etkinliğinin sağlanması da mümkün olabilir. Blokzincir, daha hızlı dijital raporlamayı mümkün kılar ve birden fazla yetkili tarafa aynı işlem bilgisini elektronik olarak bağımsız olarak görüntüleme yeteneği sağlar. Bu, gelecekte KDV beyannamesi verme işlemini daha da sorunsuz ve verimli hale getirebilir. İşletmelere ve vergi makamlarına daha fazla kontrol, uyumu basitleştirme ve çifte vergilendirmeyi önleme konularında yardımcı olur. Böyle bir planın uygulanması, vergi kaçakçılığının neredeyse tamamen ortadan kaldırılmasına katkıda bulunacak çeşitli avantajların elde edilmesini sağlayacaktır.
Kripto para birimlerinin düzenlenmesi oldukça zor bir konudur. Bu nedenle, kullanımlarını genişletmek, ancak katı yasal düzenlemelere sahip olmak ve bu para birimleri ile yapılan işlemlerde az miktarda vergi uygulamak uygun olabilir. Bu para birimlerini yasaklamak veya görmezden gelmek gerçekçi bir çözüm olmadığı gibi, vergisel kayıpları da ciddi oranda artabilir. Çünkü belirsizlik maliyet getirir. Bu nedenle gri alanın netleştirilmesi gerekmektedir. Kamu otoritesinin aşırı sınırlayıcı değil dengeleyici olması gerekir.
Kripto varlıkların hukuki niteliğinin ortaya konulması buna göre vergilendirilmesine yönelik düzenlemelerin tamamlanması ve vergilendirmeye ilişkin denetim ve kontrol mekanizmasının kurulmasına yönelik baştan sona bir süreci oluşturmak çok da kolay olmamaktadır. Zira tanımlanmaya, vergilendirilmeye ve kontrol edilmeye çalışılan varlıklar gerek hukuki düzenlemeler gerekse de vergi mevzuatı açısından bildiğimiz varlıklardan oldukça farklı olup bu farklılıklar da her geçen gün hızla değişmekte ve karmaşıklaşarak artmaktadır. Kripto para ile başlayan ve halen devam eden süreçte bugün itibariyle jetonlar, NFT’ler ve DeFi önemli gündem maddelerini oluşturmaktadır. Şu an gündemde olan bu unsurlardan hangilerinin gelecekte de var olacağını veya kripto dünyasında hangi yeniliklerin ortaya çıkacağını tasavvur etmek şimdiden mümkün gözükmemektedir.
Böyle bir ortamda ülkelerin, kripto varlıkların niteliği ve vergilendirmesi üzerinde uzlaşı sağladıkları bir sistemden bahsetmek mümkün bulunmamaktadır. Hatta çoğu ülkenin sürecin oldukça başlarında olduğu söylenebilir.
Bu çerçevede çözüme ulaşmak için; gerek hukuki kavramlar, gerek vergilendirme sistemleri ile kontrol ve denetim mekanizmaları açısından kalıpların dışına çıkarak, mevcut yapılardan farklı olarak kripto varlıkların işleyişine uygun yeni bir sistem kurmaya çaba sarfetmek gerekecektir. Zira çözüm üretmeye çalışılan konunun özünde yer alan kripto varlıklar, bildiğimiz klasik yapı ve sistemlerin tamamen dışında yer almaktadırlar. Klasik mevzuatımızın yabancı olduğu bu sisteme geçiş, Kripto varlık hizmet sağlayıcı kuruluşların yetkilendirilmesine mevzuatın 2 Temmuz 2024 tarihinde resmi gazetede yayımı ile yeni bir ivme kazanmıştır ve bu konudaki özellikle vergisel çalışmalar daha da hızlanacaktır.