Kripto para sahiplerinin büyük çoğunluğunda (%80’in üzerinde) yatırım kararlarının, FOMO (kaçırma korkusu) ve FUD (korku, belirsizlik ve şüphe) gibi duygusal tetikleyiciler tarafından yönlendirildiği bir araştırma ile ortaya kondu. Kraken’ın 1248 kripto para yatırımcısıyla yaptığı yeni bir ankette, duygusal karar vermenin önemli bir etkisi olduğu gözlemlenmiş; katılımcıların %84’ü yatırımlarını kaçırma korkusuna, %81’i ise korku, belirsizlik ve şüpheye dayandırdığını kabul etmiştir.
Araştırmanın sonuçları, yatırımcıların büyük bir bölümünün işlemlerini rasyonel stratejiler yerine duygusal tetikleyicilerle yönlendirdiğini gösteriyor; bu duyguların genellikle belirli bir kripto paranın gelecekteki potansiyeliyle ilgili yanlış anlamalardan veya güven eksikliğinden kaynaklandığı belirtiliyor.
Bulgular, FOMO’nun yatırımcıları sıklıkla fiyat artışlarını takip etmeye yönelttiğini ortaya koyuyor; katılımcıların %60’ı potansiyel karları kaçırmaktan en çok endişe duyduklarını belirtmiş. Buna karşılık, fiyat düşüşlerini fırsat olarak görme endişesi duyanların oranı yalnızca %17’de kalmış.
Birçok yatırımcı için sosyal medya, piyasa içgörüleri ve duygusal tetikleyiciler arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor. Sosyal medyayı bilgi kaynağı olarak kullananların %85’i, ani kararlar nedeniyle olumsuz sonuçlarla karşılaştıklarını rapor etmiş.
Demografik veriler 45-60 yaş arası yatırımcıların kripto paraların erken dönem kazançlarını kaçırdıklarını hissetmelerine rağmen gelecekteki fırsatlara ilişkin iyimser olduklarını gösteriyor. Bu grubun %78’i önemli kazançları kaçırdıklarına inanırken, %74’ü piyasada daha fazla büyüme bekliyor.
Cinsiyet farklılıkları da ortaya çıkmış; erkek katılımcılar, FOMO kaynaklı kararlar alma ve pişmanlık yaşama konusunda kadın katılımcılardan daha yüksek bir oranda bulunuyor. Örneğin, erkek katılımcıların %70’i büyük kazançları kaçırdığını düşünürken, bu oran kadın katılımcılarda %48’de kalmış. Olumsuzluklara rağmen, katılımcıların %68’i kripto paraların uzun vadeli büyümesine güvendiğini belirterek Kraken’ın not ettiği üzere pişmanlığın yanında iyimserliğin de devam ettiğini gösteriyor.