Coinzonia üzerindeki ilk yazım ne olmalı diye düşünürken en doğru olanın Layer2 ağları ile alakalı olması gerektiğine karar verdim. Bundan sonraki yazılarımda da güncel olarak gelişmelerden bahsedeceğim. Gelin, çok fazla derine inmeden Layer2 ağları nedir, ne değildir, nereye gidiyor, size kendi kalemimle anlatayım.
Layer 2 ağlarının doğuşu
L2’leri, L1’lerdeki yavaşlık, güvenlik sorunları ve maliyet yüksekliği gibi sorunları ortadan kaldırmak için yola çıkan alternatif çözüm teknolojisi olarak açıklayabiliriz.
En büyük L1 ağı olan Ethereum‘a rakip olan birçok proje kendi L1 ağını çıkararak alternatif olmaya çalışsa da Solana örneğinde olduğu gibi çok azı ayakta kalabildi ya da topluluk tarafından benimsendi.
Evet Solana hızlıydı, ağ maliyetleri kullanıcı açısından Ethereum ağına kıyasla ciddi anlamda düşmüştü ve ilk zamanlarında ağdaki yoğunluk esnasında ciddi çökme sorunları yaşansa da kendine bir yer edinmeye başlamıştı. Bir yandan da alternatif bir üst katman olan ile çözüm üretmeye başlayan ekipler, Arbitrum ve Optimism gibi L2 ağlarını blok zincir dünyasına adapte etmek için adımları atıyorlardı. Tam o esnada Amerika’da yaşanan FTX krizi ve FTX‘in en büyük yatırım kalemi olan Solana’da patlak veren krizle birlikte, belki de L2 projelerinin kaderi değişmeye başladı.
Sonraki süreçte yaşananlar; 2021 boğasında oldukça fazla dile getirilen (ki muhtemelen şu anı yaşayacağımızı bilsek o sözleri sarf etmezdik) “Piyasada çok fazla token var.” tartışmalarının L2‘ler için de söylenir hale gelmesi ile devam etti.
Her ekip daha iyisini yapabilmek için kendi L2 projesini inşa ederken, bir çoğunun zamanla ateşinin söndüğüne ve bazılarının ise kuvvetle muhtemel sessiz sedasız L2 tarafını domine etmeye başladığına şahit oluyoruz. Kimi ZK Rollup’lar (Zero Knowledge), kimi Optimistik Rollup’lar olarak yoluna devam ediyor.
Peki L2 savaşlarındaki durum nasıl?
Ardı sıra projeler L2 ağlarını inşa ederken, iki sene önce Coinbase borsasının bağımsız bir L2 ağı olan Base ağı hayatımıza girerek, bence birçok ekibin dikkatini çekmeyi başardı. Daha önce hayata geçen birçok projenin aksine, organik büyümeyi kendine hedef olarak koyan ağ, zaman içerisinde kemik bir DeFi kitlesi olan Arbitrum‘dan daha fazla TVL (kilitli varlık) değerine ulaşarak, aslında zor gibi gözüken bir büyümeyi çok kısa zamanda gerçekleştirdi.
Halihazırda Base bu büyümeyi gerçekleştirirken Kraken borsası da Ink ağı ile L2‘ler dünyasına katıldı. Ayrıca Sony‘nin dünyaya kazandırdığı Soneium ağı ve Ethereum tarafındaki lider swap platformu Uniswap bile L2’lerdeki geleceği görmüş olacak ki, Unichain adını verdikleri kendi L2 ağlarını piyasaya sürdüler.
Her birinin ortak özelliği de aslında Optimistik bir Rollup olmalarıydı. Optimism, blok zincir ekosisteminde L2‘lere altyapı sağlayıcısı olarak ciddi bir aktör durumuna geldi. Projeler birer birer teknolojiyi kullanarak kullanıcının daha verimli işlemler yapması için birbiri ile de yarışıyorlar.
Gerçekten bu kadar L2 ağına gerek var mı?
Kimileri bu heyecana ortak olup, kısa süreli kazançların peşinde koşarken, kimileri ise ekosistemde yer edinmek için ciddi anlamda inşa sürecine giriyor. Gelecek bize ne gösterir bilinmez ama şahsi fikrim, L2 ağlarının birçoğunun memecoinler ya da dönemlik metalar gibi zamanla yok olacağı yönünde. Fiziki olarak olmasa da kullanım açısından yok olmaya mahkum olduklarını düşünüyorum.
Kimlerin ayakta kalacağınız sorarsanız; muhtemelen CEX bağlantılı ve (Base, Ink), globalde büyük pazar payı olanların (Soneium, Unichain) kalacağını düşünüyorum.
Son olarak, bu kadar fazla L2 ağının olduğu yerde, ana ekipler de bundan muzdarip durumdalar. Optimism tarafı Superchain ile, Polygon tarafı da Agglayer sayesinde ağları birbiriyle bağlantılı hale getiren “Süper L2” ağları oluşturma yolunda çalışmalarına devam ediyorlar.
Zaman içerisindeki gelişmeleri yine Coinzonia üzerinden anlatmaya devam edeceğim.